Prof. Dr. Naci Görür, ülkemizin önde gelen yer bilimcilerinden biri olarak, deprem gerçeğiyle yüzleşmemiz ve hazırlıklı olmamız konusunda ısrarla uyarılarını sürdürüyor. Peki, beklenen büyük deprem ne zaman olacak? Aslında bu sorunun net bir cevabı yok. Bilim insanları depremin tam zamanını öngöremezler ancak belirli bölgelerdeki riskleri ve olası senaryoları değerlendirerek toplumun bilinçlenmesine katkıda bulunurlar. Naci Görür'ün de sıklıkla vurguladığı gibi, önemli olan depremin ne zaman olacağından ziyade, ne kadar hazırlıklı olduğumuzdur.

Türkiye, aktif fay hatları üzerinde yer alan bir ülke ve deprem riski her zaman mevcut. Bu risk, özellikle Marmara Bölgesi gibi nüfus yoğunluğunun yüksek olduğu alanlarda daha da büyük bir tehdit oluşturuyor. İstanbul'da beklenen büyük depremin yaratabileceği yıkıcı etkiler, uzmanlar tarafından defalarca dile getirildi. Bu potansiyel felaketin önüne geçmek mümkün olmasa da, alınacak önlemlerle kayıpları en aza indirmek elimizde.

Peki, bireysel olarak neler yapabiliriz? Öncelikle deprem bilinci kazanmak ve deprem anında nasıl davranacağımızı öğrenmek hayati önem taşıyor. Aile afet planı oluşturmak, deprem çantası hazırlamak ve güvenli toplanma alanlarını belirlemek gibi basit adımlar, olası bir depremde hayat kurtarıcı olabilir. Bunun yanı sıra, yaşadığımız binaların depreme dayanıklı olup olmadığını kontrol ettirmek ve gerekli güçlendirme çalışmalarını yaptırmak da sorumluluklarımız arasında.

Deprem hazırlığı sadece bireysel bir çaba değil, aynı zamanda toplumsal bir sorumluluktur. Yerel yönetimler, deprem riskine karşı gerekli önlemleri almalı, yapı denetimlerini sıkılaştırmalı ve afet yönetim planlarını güncel tutmalıdır. Okullarda ve kamu kurumlarında düzenli olarak deprem tatbikatları yapılmalı, toplumun tüm kesimleri deprem konusunda bilinçlendirilmelidir.

Naci Görür'ün uyarıları, yalnızca korku yaratmak için değil, toplumu harekete geçirmek ve gerekli önlemlerin alınmasını sağlamak içindir. Deprem gerçeğiyle yaşamayı öğrenmeli ve hazırlıklı olmalıyız. Unutmayalım ki, deprem değil, tedbirsizlik öldürür.

Hazırlıklı olmak, depremin yıkıcı etkilerini en aza indirgemek ve daha hızlı toparlanmak anlamına gelir. Deprem sonrası yardım ve kurtarma çalışmalarının etkin bir şekilde yürütülebilmesi için altyapının güçlendirilmesi ve lojistik planlamaların yapılması da büyük önem taşıyor. Aynı zamanda, deprem sonrası travma ve psikolojik destek hizmetlerinin de hazır olması gerekiyor.

Deprem, kaçınılmaz bir doğal afettir. Ancak, doğru önlemlerle ve bilinçli bir toplumla depremin yıkıcı etkilerini en aza indirebiliriz. Naci Görür'ün uyarılarını dikkate almalı, bireysel ve toplumsal olarak sorumluluklarımızı yerine getirmeliyiz. "Deprem öldürmez, bina öldürür" sözünü aklımızdan çıkarmadan, daha güvenli bir gelecek için bugünden çalışmalıyız.

Sonuç olarak, büyük depremin ne zaman olacağı bilinmez ancak hazırlıklı olmanın önemi tartışılmaz. Deprem bilincini yaygınlaştırmak, güvenli yapılar inşa etmek ve afet yönetim planlarını geliştirmek, can kayıplarını azaltmanın ve depremin yıkıcı etkilerini hafifletmenin en etkili yollarıdır. Gelecek nesillere daha güvenli bir Türkiye bırakmak için hepimize büyük görevler düşüyor.